Kömür madeni İkizköye doğru geliyor. Mahalleli, oraya Ölüm Çukuru diyor. Önce adım adım ilerleyen çukur şimdi hızla yayılıyor. Köylü zeytinliklerini, mezarlığını, hatıralarını, yaşamını madene kaptırıyor. Mahalleli istemiyor ama maden dur durak bilmiyor. Bütün canlıları, otlakları, ormanları, zeytinlikleri, umutları tüketiyor.

Köylü yaşamını karartan bu madene en başından beri karşı. Ama Termik Santral kömür istiyor. Maden sahasında dev kamyonlar,  vinçler sürekli olarak çalışıyor. Artık hastalıklar çoğalıyor, ekinler, zeytinler azalıyor, hayvanlar ölüyor…

1. Kadın anlatıyor:

Biz dünyaya gözümüzü burada açtık. Bu topraklarda emekledik, yürüdük, koştuk; çocuk olduk, çocukluğumuzu yaşadık. Emeği büyüklerimizden, dağlara sırtında tek tek fidan taşıyıp yılmadan elleriyle toprağa işlediklerinde öğrendik. Özgürlüğü, doyasıya koşup dizlerimizi yaraladığımız bu topraklarda, koşmayı hiç bırakmadığımızda öğrendik. Küçük yaşlarda hayvan ve doğa sevgisini tattık. Bunlara saygı duymayı da minnet etmeyi de yine bu topraklarda öğrendik. Bazen bir ağacın gölgesinde dinlendik, bazen çağlayan deresinden susuzluğumuzu giderdik, bazen de yeni yeşermiş çimlerin üstünde bir kap yemek yedik. Biz bu köyün topraklarına sevgimizden başka hiçbir şey vermedik, fakat karşılığında hak ettiğimizden çok daha fazlasını aldık, öğrendik. Yeri geldi evimiz, ailemiz; yeri geldi dostumuz yoldaşımız oldu karanlıklarda. Bir zamanlar nimetiyle, havasıyla, suyuyla, tüm gücü ve canlılığıyla bizi yaşatan bu topraklar, şimdi nasıl oluyor da yavaş yavaş ölüyor, yok oluyor sessizce? Şimdi bu gördüğümüz, kaybolmaya yüz tutmuş saklı cennetimiz, bizim anılarımızda yaşattığımız kahkahalarla dolu çocukluğumuz mu? Burada devrilen her ağaç, her birimizin kalbine inen bir balta gibi şimdilerde. Bize bir şeyler öğretmekten hiç vazgeçmeyen topraklarımız, gitmeden son bir şey daha öğretti bize: insan bir zamanlar her karışını ezberlediği evini, hiç tanıyamaz hale gelebiliyormuş. Herkesin yanlış bildiği bizimse yaşadıkça öğrendiğiniz bir gerçek var: doğa bize emanet değil, biz doğaya emanetiz aslında. Doğanın bizden aldığı hiçbir şey yok, ihtiyacı da. Daha önce de söylendiği gibi, doğa ile savaş halindeyiz. Kazanırsak kaybedeceğiz.

Kadınlar anlatıyor

  • Hafta sonunu iple çekerdik çocuklarımla köye gelicez diye daha iki sene öncesine kadar karabasan giibi çöktüler köyümuzun üstüne aldıkları yetmiyor hiç bir zaman daha fazlası gerek onlara para daha çok para insanların duygularının hiç mi hiç önemi yok.
  • Esma annemi getirdik köye çam ağaçlarina bir bakışı var toprağa attı kendini hemen öldüm Milas’ta diyor ahh köyüm ah köyüm çok acı gerçekten…
  • Çoook uzun zamandır gitmiyorum köye eşim görme daha iyi diyordu içim acıdı kalbim çok yazık oldu köyümüze ne meyveler ne zeytinler ne çok zambak kokusu sarardı ben girdiğimde yukarı mahalleye 🙁

1 thought on “Ölüm çukuru İkizköyü yutuyor!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir