“Dünya Sulak Alanlar Günü”nde “Kayaderesi Özgür Aksın!” Diyerek Bodrum Barajı Projesine Karşı Davalarımızı Açtık

3 Ocak 2022’de Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı internet sayfasından duyurulan “ÇED Olumlu” kararı ile “BODRUM İÇMESUYU BARAJI VE MALZEME OCAKLARI, KIRMA-ELEME, YIKAMA-ELEME TESİSİ VE BETON SANTRALİ PROJESİ” de neden olacağı ekolojik, ekonomik ve toplumsal yıkımlara rağmen önü açılan projelerden biri oldu.

ÇED raporunda belirtilen gerekçesi itibariyle barajın iddiaya göre 2065 yılı Bodrum nüfusuna içme-kullanma suyu sağlaması hedefleniyor. Sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve yerelde doğrudan etkilenecek kişilerin hem gerekçeye hem de projenin kendisine ilişkin ciddi kaygıları var.

Proje rezerv alanı Muğla’daki üç termik santral ve açık linyit ocaklarının oluşturduğu üçgenin ortasında yer alıyor. Dolayısıyla kül ve ağır metal kirliliği açısından birikecek suyun doğa ve insan sağlığı için ciddi tehlikeleri olacağı düşünülüyor.

Öte yandan, proje gerçekleştiği takdirde 83 no’lu Kızılçam Gen Koruma Ormanı sular altında kalıp yok olacak. Dosyada çeşitli tedbirler tavsiye edilmiş olsa da hiç biri gerçekçi bir orman muhafaza yaklaşımı içermemekte.

Proje rezerv alanının Yatağan’ın Çamlıca köyünü yutması planlanmış durumda. İnsanların kente zorunlu göçe mecbur bırakılması hesaplanırken böylece bu arazilere el konması, el konan tarım arazileri, zeytinlikler de dahil tüm yaşam alanlarının geri dönüşsüz yok olacağı yaptırılan ÇED raporunda açıkça belirtiliyor.

Rezerv alanında 83 milyon metreküplük bir su birikim hacmi planlanırken, kırma-eleme, yıkama-eleme tesisleri, malzeme ocakları ve beton santraliyle beraber toplam yaklaşık 1 milyon 100 bin metrekarelik doğal alanın geri dönüşsüz yok olacağı ortaya konmakta.

1448 sayfalık ÇED raporu içinden daha pek çok itiraz noktası dava dilekçelerine eklendi. MUÇEP Derneği, Karadam Karacahisar Mahalleleri Doğayı Doğal Hayatı Koruma Güzelleştirme ve Dayanışma Derneği (KARDOK), TMMOB Muğla İl Koordinasyon Kurulu ve Çamlıca Köylüleri bugün itibariyle hukuki süreçleri de başlattı.

2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü’nde, bir akarsuyun daha önüne bent çekilip gasp edilmesine; bu yolla alt havzadaki yeraltı ve yerüstü sularının da beslendiği damarlardan birisinin daha kesilmesine; bu akarsularla beraber, onlara bağlı yaşayan tüm ekosistemin geri dönüşsüz zarar görmesine karşı ve yaşam hakkını savunan her bireyle beraber her meşru hakkımızı kullanıp, mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğimizi buradan da duyurmak, ilan etmek isteriz!

#KayaderesiÖzgürAksın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir