Beldelerde-İlçelerde meclisler olarak örgütlenen MUÇEP – Muğla Çevre Gönüllüleri, kendi bölgeleriyle ilgili raporlar üzerinden bir çalışma başlattı ve itirazlarını paylaşmaya başladı.

İlk itiraz çalışmasını MUÇEP Gökova Meclisi, yazılı hale getirdi. Yazılı rapor, beldedeki sivil insiyatifler, kurumlar ve yurttaşların da katıldığı toplantılarda tartışıldı ve rapor kamuyla paylaşıldı.
Gökova Meclisinin itirazlarına ilişkin değerlendirmelere ==> buradan ulaşabilirsiniz!

Ardından Datça Meclisi, Datça ile ilgili Ekolojik Temelli Bilimsel Raporun aslında bilimsellikten nasibini almadığını raporda anlayış ve metodoloji olarak bir bütünlük olmadığını, raporun bilimsellikten uzak olduğunu, Sayıştay raporlarıyla tespit edilmiş birçok usulsüzlükler yapıldığını ve doğayı “koruma” amacı yerine, yeni imar alanları açma anlayışıyla yazıldığını söyleyerek değerlendirmesini sundu.

Datça Meclisinin itirazlarına ilişkin değerlendirmelere ==> buradan ulaşabilirsiniz

Bodrum ile ilgili raporun ilk bölümüne ise ==> buradan ulaşabilirsiniz

İhale edildikten sonra rapora sonradan eklendiği bariz, araştırma adı altında yapılan kimi eklentilerin, doğal sit olarak koruma derecesi yüksek olan “korunan alanlar”ın önemlice bir kesiminin, koruma derecelerinin düşürülmesi amacıyla eklektik bir biçimde (imara/işletmeye açılması için) eklendiği gibi bir izlenim yarattığını söyleyen Datça Meclisi, bu raporların da aslında çevre meselelerinin, Çevre ve Orman Bakanlığı ile İmar ve İskan Bakanlığının birleşimi ile, doğal yaşamı adeta kaynak olarak gören Şehircilik Bakanlığına teslim edilmesinin eseri olduğu tespitinde bulundu. MUÇEP – Muğla Çevre Platformunun temel amacının, Muğla genelinde bu raporlara yapılacak itirazlarla, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına devredilmiş Koruma Kurullarından başlayarak, 90’lı yıllardan beri sürdürülen korumacı anlayışın yerine geçen doğal varlıkların tüketilmesi için doğal yaşama karşı girişilen topyekün saldırıları gözler önüne sermek ve bu saldırıların önüne geçmek olduğunu ifade etti.
Gerek Gökova, gerek Datça ve Bodrum Meclislerinin itirazları önemli ölçüde ortaklaşıyor. Bu ortaklaşan itirazları şöyle sıralamak mümkün:

Sayıştay’ın 2019 Yılı Denetleme Raporuna göre: MUÇEP’in Muğla için hazırlanan Doğal Sit Alanları Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma raporları ile ilgili yaptığı değerlendirme ve saptamalar MUÇEP’i doğrulamaktadır. Bunlardan bazıları şöyledir:
• Doğal Sit Alanlarına ilişkin olarak hazırlanan Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporlarının Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik kapsamında Bakanlıkça ve kamu personeli tarafından hazırlanması gerekirken, yönetmeliğe aykırı şekilde 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu Çerçevesinde Hizmet Alımı Yöntemiyle, adeta amacı açık eder şekilde bir gayrımenkul şirketine hazırlattırılmış ve raporlar Bakanlıkça oluşturulan araştırma ekipleri tarafından gerçekleştirilmemiştir.
• İncelenen raporlarda doğal sit alanları statü değişikliklerinin bilimsel gerekçelere dayanması gerektiği belirtilmesine rağmen Muğla Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’nun Bakanlıkca onaylanan Muğla İli Doğal Sit Alanları statü değişikliklerini herhangi bir yeni bilimsel çalışmaya dayanmadan revize ettiği anlaşılmaktadır. Doğal sit statülerini belirleyen idari kararın bilimsel temelli olarak düzenlendiği kabul edilen Rapora dayanması gerekirken, tersine Rapor’un idari karara göre revize edildiği, doğal sit olarak koruma derecesi yüksek olan “korunan alanlar”ın önemlice bir kesiminin, koruma derecelerinin düşürülmesi amacıyla eklektik bir biçimde (imara/işletmeye açılması için) önerilerin eklendiği görülmektedir. Bu da raporun bilimsel veri ve esaslara dayandığı kabulünü geçersiz hale getirmektedir. Ayrıca görüşü sorulan Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin görüşü gelmeden karar alınmıştır.
• Doğal Sit Alanları Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporlarının bilimsellik iddiasına karşın hem bilimsel hem de metodolojik anlamda birçok eksiklikler taşıdığı ve biyolojik çeşitliliği koruma önceliği ile hazırlanmadığı görülmektedir. Nitekim, raporlarda herhangi bir bölgede koruma derecesinin yükseltilmesine dair herhangi bir öneri getirilmemiş; doğal eşikler doğal sit alanlarını daha iyi korumak için değil, koruma dışına çıkarmak için dikkate alınmış; bilimsellik kisvesi altında doğaya sayılarla ölçülen tektip bir elbise giydirilmeye çalışılmıştır. Bu raporlar, halkın katılımının sağlanmadığı, şeffaf ve katılımcı olmayan hazırlanış şekli ile Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğin korunması yönünde taraf olduğu birçok uluslararası sözleşmeyi de ihlal etmektedir.
• Sayıştay raporunda bulgulandığı gibi, dört mevsim kurallarına uygun fotoğraflama ve arazi çalışması yapılmadığı gibi farkli projelerde ayni kişiler usulsüz şekilde raporları imzalamiş ve proje ekiplerinde çalışmalara katılmadan raporların imzalandığı tespit edilmiştir. Sonuçta daha önce her bir bölge ile ilgili, birçoğu ÇŞB’nin desteği ile yapılan bir çok bilimsel araştırma ve onların bulguları dikkate alınmamış; her bir bölgede bulunduğu bilinen flora-fauna ve endemik türler bu “bilim insanlarınca” görülmemiştir! Raporlarda Sayıştay’ca da bilimsel etikle bağdaşmayan, teknik şartnameye aykırı, intihal denebilecek, kamuyu ve devleti kandırmaya yönelik somut uygulamalar tespit edilmiştir. Ancak kamu görevlileri bu usulsüzlüklerle ilgili mevzuatta belirtilen yaptırımları uygulamadığı gibi onaylayarak usulsüzlüğün büyümesine neden olmuşlardır.
Raporların hazırlanış sürecinde belirlenen yerel mevzuatla ve uluslararası sözleşmelerle çelişen birçok noktaların bulunması, Raporları hukuki anlamda da kabul edilemez kılmaktadır. Bu Raporlara dayandırılarak yapılan Doğal Sit Alanları değişiklikleri sonucunda korunan alanların daha fazla insan baskısı altına gireceği ve ileride telafisi mümkün olmayan ekolojik kayıplara neden olacağı açıktır.
Sayıştay Raporunda belirtilen bulgular, ülke genelinde hazırlatılan tüm Doğal Sit Alanları Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporlarını kapsadığından, ülke genelinde hazırlatılan Doğal Sit Alanları Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporlarının kabullerinin ve onlara bağlı olarak Doğal Sit Alanlarında yapılan statü değişikliklerinin de tümden iptal edilmesini, bu raporlara dayanarak yeni doğal sit alanı kararları alınmamasını, kullanma değil koruma öncelikli düzenlemeler yapılmasını, hep birlikte talep etmeliyiz.

MUÇEP, bu itirazların tüm Türkiye’de ayrı ayrı dillendirilmesi yerine mümkün mertebe ortaklaştırılarak dillendirilmesinin ve yürütülecek mücadelenin hep birlikte yapılması gerektiğine vurgu yapıyor. Dolayısıyla tüm yurt sathında oluşturulmuş, 22 bilimsel raporun iptali talebinin bütün ülkede güçlü bir biçimde dile getirilmesini ve harekete geçilmesinin ne kadar önemli olduğunu söylüyor…

2 thoughts on ““Bilimsel Raporlar”a İlişkin Değerlendirmeler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir