Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), aralarında çevre, doğa koruma, tarım, turizm, spor gibi farklı konularda çalışan ve ekoloji mücadelesinde ortaklaşan dernek ve vakıfların, yerel yurttaş girişimlerinin, kent konseylerinin ve meslek/emek örgütlerinin olduğu 32 örgütün oluşturduğu, 100’ü aşkın sivil toplum örgütünün desteklediği bir çevre ve ekoloji platformudur. Üç yıl önce kurulduğu andan itibaren kendi demokratik kurumsallığını yaratma ve yüz-yüze olduğu somut ekoloji sorunlarına çözüm arama ve bulma anlayışı içinde davranan bir sivil toplum yapılanması olarak çalışmaya devam ediyor.
Dayandığı temel ilkeler İşleyiş Metni’nde açık olarak ifadesini buluyor ama bunlar, kutsal dogmatik kalıplar anlamına gelmiyor. Bu ilkelere, somut tavır alışlar ve olaylar düzeyinde önümüze koyduğumuz amentüler katılığıyla bakmıyoruz. Her sözün/yaklaşımın eşit değerde olduğu, hiyerarşiden uzak duran, olabildiğince yatay ve katılımcı örgütlenme yaklaşımının bu üç yıllık sürede somutlaştığını, işlerlik kazandığını düşünüyoruz.
Bu bağlamda sorunlu bir alan varsa, bunu, MUÇEP’in kurumsal yapı olarak demokratik/eşitlikçi olup olmadığı kadar, katılan birey ve örgütlerin kendilerini açıkça ifade ettikleri etkin bir katılımcılık ve hesap sorma yaklaşımı içinde olup olmadıklarında aramak gerektiğini düşünüyoruz. Etkin bir katılım, karar vermede söz söyleme tutumunun gelişip somutluk kazanmadığı her örgütsel yapının hiyerarşi üretmeye mecbur olacağının bilincindeyiz. Bunu önleyebilecek tek tutum: somut olarak eşitlikçi bir etkin katılım ve hesap sorma anlayışıdır.
Bu bağlamda, eleştirme, hesap sorma hakkı ile etkin biçimde katılım arasında vazgeçilmez zorunlu bir bağlantı olduğuna inanıyoruz. Hesap sormayı meşru kılacak tek zemin, ilke olarak kabul edilen, somut olarak karşılık bulan bu eşitlik halidir. MUÇEP, kendi yalıtılmış dünyası içinde var olmadığının, içinde yer aldığı dünyanın, oradan aldığı tepkilerin de farkında ve bunları anlamlandırıp değerlendirme, somut bir yere oturtma kavrayışındadır kuşkusuz.
Birkaç aydır yüz-yüze kaldığımız, MUÇEP dışından gelen, bu yanıyla da kendi işleyişimiz açısından çok esaslı bir yerde durmadığını düşündüğümüz için aynı tarz içinde cevap verip tutum açıklamadığımız ucuz söylemli saldırılara muhatap olmaktayız. Muğla’da kömürün en çok yıkıma uğrattığı ve dolayısıyla MUÇEP’in çalışmalarını en çok yoğunlaştırdığı Yatağan ve Milas’ın köylerinde bazı köy derneklerinin adı kullanılarak yapılan, “çamur at, izi kalsın” nitelemesini hak eden gerçek olmayan iddialara dayalı saldırılardan söz ediyoruz. Bu saldırılar, özellikle Muğla’da kömürden elektrik üretiminin yarattığı ekolojik ve toplumsal yıkımı en şiddetli biçimde deneyimlendiği alanlarda, MUÇEP’in bu yıkımı ve yıkımın sorumlusu olan şirketleri ve hükümet politikalarını eleştirdiği ve deşifre ettiği; bu yıkımı durdurmak için yöre halkı ile dayanışma ve ortak mücadeleyi yükselttiği bir dönemde ortaya çıkmıştır.
Bugüne kadar, bu son derece düzeysiz ve gerçekliğe tekabül etmeyen saldırganlığa, aynı üslup içinde cevap vermeyi zül saydık. Bugün de bu anlayışımızda bir değişiklik olmamıştır. Bu açıklamayı yapmamızın nedeni, bu kabul edilemez anlayışın somutlaştığı dernek/kişilerin tutumlarına, bileşen ve destekçilerimizle dayanışma içinde olacağımızı düşündüğümüz kişi ve kurumların dikkatini çekerek, konuya duyarlılık gösterilmesini beklediğimizi anlatma ihtiyacıdır. Bu açıklama, gerçeklere dayanmayan sataşmalara cevap değildir; bunun bir tartışma bile sayılamayacağını düşünüyoruz. Ancak, başta MUÇEP bileşenleri ve destekçileri olmak üzere, ekoloji mücadelesinde yan yana ve dayanışma içinde olmayı önemsediğimiz tüm toplumsal taraflara ilk ve son kez olmak üzere, bu açıklamayı yapmanın uygun olacağına karar verdik.
Söz ettiğimiz provokatif/saldırgan tavrı somutlaştırmak gerekirse, MUÇEP için kamuoyunda dolaşıma sokulan temel suçlayıcı/ötekileştirici argümanların, hiçbir somut gerçekliği olmayan, yabancı fonlar - dış güçler - bölücülük söylemi etrafında toplandığını söylemek mümkündür. Çevre mücadelesinin her yükselişinde mücadelenin hedefindeki doğa düşmanlarının ve çıkar çevrelerinin doğrudan ya da dolaylı olarak başvurduğu en kolay ve en ucuz karalama yolu budur. Muğla’daki doğa dostu kişi, grup ve sivil toplum örgütlerinin oluşturduğu dayanışma ve mücadele örgütü MUÇEP gücünü arttırdıkça ve Muğla halkı ile daha geniş bir tabanda buluşarak yaşam alanları ve yaşam hakkı mücadelesini yükselttikçe, benzer saldırıların hedefi olmaktadır.
MUÇEP aleyhine yürütülen son karalama kampanyası, MUÇEP’in etkinlik ve eylemliliklerinin finansman kaynakları hakkındadır. MUÇEP, finansman kaynakları konusunda başta bileşenleri, destekleyen kuruluşlar ve Muğla halkı olmak üzere, tüm kamuoyuna karşı şeffaftır. Platformumuz, bugüne kadarki tüm etkinliklerini bireysel/kurumsal bileşenleri ve dayanışma içinde olduğu meslek örgütleri arasında imece usulü ile toplanan katkılarla toplanmış bütçelerle; kent konseyleri ve belediyelerin toplantı salonu, ulaşım aracı gibi ayni katkıları ile gerçekleştirmiştir. MUÇEP gönüllüleri ise saha çalışmalarındaki yaptıkları yolculuklar gibi masrafları bireysel olarak kendileri üstlenmektedir.
Ulusal ya da uluslararası (saldırılarda kullanılan çarpıtılmış ifadesi ile “yabancı”) fonların kullanımı konusundaki tutumuzu da buradan açık olarak ifade etmeyi uygun buluyoruz: Somut olarak böyle bir fon desteği bugüne kadar kullanılmamıştır. Fon kullanma ya da kullanmama yönünde bugüne kadar bir karar alınmamıştır ve kategorik olarak ret yaklaşımı içinde de değiliz; somut duruma göre değerlendirme yapılmasının doğru olduğu düşüncesindeyiz. Nakdi bir finansal destek ihtiyacı ortaya çıktığında, bu ihtiyacın bizim ekoloji mücadelesine dair anlayış ve ilkelerimiz doğrultusunda nasıl karşılanacağı MUÇEP Genel Meclisi’nde yapılacak bir tartışma sonucunda tüm bileşenlerle ortak olarak karara bağlanır ve bu karar ve uygulaması kamuoyu ile şeffaf biçimde paylaşılır. Aksine bir anlayışın, çoğu zaman, bugün ülkemizde fon kullanma konusuna bakıştaki kabul edilemez argüman ve politikalarla aynı tutumu almak anlamına gelebileceğini düşünüyoruz.
MUÇEP, somut olarak ilgi alanı içinde olan, doğanın metalaştırılıp/ticarileştirilerek tüketim nesnesine dönüştürülmesi, bunun bir sermaye birikim yolu olarak vahşice sürdürülmesi konularında belirgin ve net bir tutuma sahip ve bu süreci temel mücadele alanı olarak seçmiş bir platformdur. Bunun, bir soyutlama olmadığının, somut olarak hepimizin içinde olduğu geniş kitlelerin mülksüzleştirilmesine, yaşama, sağlık, barınma, ortak varlıklarımızı birlikte kullanma hakkına karşı işleyen bir süreç, bir suç olduğunun bilincindeyiz. Bu sürecin, tek taraflı, yararlananı olmayan bir süreç/işleyiş olmadığını da biliyoruz. Bizlerin, yaşam alanlarımızın yoksullaştırılmasına karşılık toplumun çok küçük bir azınlık olan ayrıcalıklı bir kesiminin zenginleştiğinin, doğanın ve bizim haklarımızı gasp ettiğinin de açık biçimde farkındayız. MUÇEP’in kuruluş mantığı tam da bu talanı kabul etmemek, buna karşı durup, mücadele etme gerekliliğinin en başta kabul edilmesidir.
Bu yaklaşım, İşleyiş Metni’mizde de ifadesini bulan, somut hiçbir siyasi yapıyla organik ilişki içinde olmadığımız/olmayacağımız deklarasyonuyla çelişmeyen, ancak politik bir tutum almadığımız anlamına da gelmeyen bir kavrayışın sonucudur. Yukarıdan beri ifade edilen yaklaşımımız, aldığımız bu politik tutumun ifadesi ve bugüne kadar politik yapılarla, siyasi partilerle kurduğumuz ilişkilerde bağımsızlığımızı ve somut olaylar karşısında kendi yaklaşımımızı koruma pratiğinin temelini oluşturan anlayıştır. Bu anlayışta ortaklaştığımız, doğrudan siyasi olan ya da olmayan grup ve yapılarla dayanışmaya, birlikte davranmak gerektiğine inanıyor, bunu önemsiyoruz ve bu ilişkileri geliştirme gayreti içindeyiz. Bunun, ülkemizin bugün içinde bulunduğu koşullarda, bir demokrasi savunusu anlamı taşıdığını da unutmuyoruz.
Bunu dile getirmek, bir anlamda, iktidar partisi il başkanının yaklaşık iki ay önce basına verdiği bir demeçteki, MUÇEP’i açıkça olmasa da bir örgütle-terörle ilişkilendiren, bu biçimde ötekileştirmeye yönelik imalı söylemini reddettiğimizin ifade edilmesi, bunun kamuoyuna ilan edilmesidir. Açık olarak söylüyoruz: bu gerçek dışı yakıştırmayı, ülkemizde hep yinelenen hakim söylemin tekrarı sayıyor; muhatabı olmayı asla kabul etmiyor, reddediyoruz.
Ayrıca, MUÇEP, Muğla’daki ve Türkiye genelindeki platform/inisiyatif/kuruluşlarla olduğu kadar, doğanın ve halkların yararına ve tüm çıkar ilişkilerinden muaf biçimde çevre/ekoloji mücadelesi yürüten uluslararası sivil girişimler ve platformlarla da işbirliği ve dayanışma içinde olmuştur, olacaktır. Ekoloji mücadelesi ancak, yaşam alanları ve sağlıklı yaşam hakkı gasp edilen tüm insanlığın dünya genelinde dayanışması ile başarıya ulaşabilir.
Bu açıklamanın yapılmasına vesile oluşturan, MUÇEP’e yönelik, yukarıda belirtilen gerçek dışı ve saldırgan tutum ve açıklamalar konusunda son sözümüz şudur: Bu açıklama, bugün geldiğimiz noktada gerekli görünen, bundan sonra tekrar edip sürdürmeyeceğimiz; bileşenlerimiz, somut olarak ilişki içinde olup sorunlarımıza ortak mücadeleyle birlikte çözüm aradığımız halkımız ve ülke ölçeğinde işbirliği ve dayanışma içinde olduğumuz/olacağımız örgüt/yapılar tarafından dikkate alınıp değerlendirilmesi gerektiğini düşündüğümüz bir tutum açıklamasıdır.
Gerektiği biçimde değerlendirileceğini umarak, kamuoyuna ve tüm ilgili çevrelere duyururuz.
Saygılarımızla
03.12.2019
Direneceğiz.