Zeytinlikler hukukun ne yanına düşer?
Bütün benzerlerinde olduğu gibi, Yatağan ve Milas’ın köylerinde, üç termik santrale yakıt sağlayan kömür ocakları, zeytin ağaçlarını, zeytin bahçelerini yutuyor, yok ediyor… Yıllardır, durmaksızın. Oysa, Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’a göre, kısaca Zeytin Kanunu’na göre, tek bir zeytin ağacı kesilemez, zeytinlikler yok edilemez. Ama oluyor, hem de sürekli oluyor, olmaya devam ediyor.
Buna kim ne diyor? Asıl soru, sorun bu.
Köylü işini gücünü bırakıp şikayet etse, ki ediyor… Aldığı cevap: Zeytin Kanunu, zeytin ağacının kesilmesini yasaklıyor, uymamayı para cezası yaptırımına bağlamış; şikayetiniz üzerine baktık. Evet, zeytin kesilmiş, maden işletmecisi kesmiş, ağaç başına para cezası kestik, işimizi yaptık.
Oradan bakınca sorun, yok! Köylü şikayet edince devlet para kazanıyor. Maden işletmecisi gözüyle bakarsan da sorun yok: “Altındaki kömür, üstündeki zeytin ağacı için ödeyeceğimizden daha çok para ediyor, öderiz üç kuruş para cezasını, geçer gider işimize bakarız.” Onlar da para kazanıyor.
Yarın aynı şey. Yine zeytin kesiliyor, bahçeler göçük altında kalıp yok oluyor ve devlet bununla başedemiyor. Ne yapsın devlet, eli her yere uzanamıyor; önleyemediği eyleme para cezası uyguluyor, kanundaki yaptırım neyse, o.
Aynı şeyin yıllardır tekrarlanmasından yorgun köylü Vali’ye sesini duyurmaya çalışıyor: Biz bıktık artık şikayetten, sizin gücünüz var; önleyici kolluk diye bir şey var; polisiniz, jandarmanız var; kaymakamlarınız, tarım teşkilatınız var. Kanunsuz eylem sürekli tekrarlanıyorsa, siz de buranın mülki amiriyseniz, kanunların uygulanmasından, kamunun huzur ve güveninden sorumluysanız, bu kanunsuzluğun sürekli yinelenmesine bir dur deyin! Yetkiniz var; zeytin kesmek, sökmek kesin olarak önlenmesi gereken kanunsuz bir eylemdir ve kesinlikle önlenecektir deyin; hem emrinizdeki kurumlara, hem yapanlara, hem mağdur olanlara, yurttaşa, cümle aleme duyurun. “Zeytin kesmek yasaktır!” diye bir genel emir çıkarın.
Vali cevap veriyor: ilgili kurumlara talimat verilmiştir, mevzuata uygun işlem yapılmaktadır; genel emre gerek görülmemiştir. O talimat Kanun’da var zaten ve o zeytinler o Kanun’a rağmen kesilmeye devam ediyor. Aynı maden işletmecisine aynı köyde yaptığı zeytin kesimi nedeniyle her yıl en az bir kez ceza verilmiş; ama, zeytinler hala ölüyor; devlet o işletmeciye dur diyemiyor; mevzuat!
Çaresiz köylü savcılığa başvuruyor, burada bir suç var, gerekeni yapın, suçlulara dava açın, cezalandırılsınlar. Aldığı cevap aynı: para cezasını idare uyguluyor, ortada başka bir suç yok, yapacak bir şey yok.
Bir yerde fiiliyat kanunun yerini almış ve kanuna aykırı fiiliyat sürüp gidiyorsa, orada artık ‘orman kanunu’ işliyor demektir. İnsan insanın kurdudur, ama orman kanunu insana uygun değildir, denmişti dört yüzyıl önce. Ormana hakim olacak Leviathan’a işaret edilmişti. Halen orman kanunu işliyor ülkemizde! Bir ejderha var ama, güçlünün yanında; çağımızı gözetmeden gözleri başka yere bakan.
Çünkü, yüzyılların mirasından bir şey kaldıysa hala, 21. yüzyılda hukuk, para cezası uygulamaktan ibaret değildir. Bir kanunsuz eylem idari yaptırıma bağlanmışsa, savcılığın-mahkemenin yapacağı bir şey yoksa, idareye, daha ağır bir ‘idare etme’ sorumluluğu düşüyordur bir hukuk devletinde. Her şey onun alanında olup bitiyor. İdare etmek, başedemeyeceğibir güçle karşı karşıya kalan, kanı-canı pahasına bakıp büyüttüğü, karnını doyurduğu, atasından kalmış zeytinine sahip çıkamayan, buna gücü yet(e)meyen köylünün sesine kulak vermek, onun zeytinine sahip çıkabilmesini sağlamaktır.
Onca çığlığına rağmen köylü sesini duyuramıyorsa, devlet güçlünün yanındaysa, başta sorduğumuz soru, “Hukuk var mı, bir hukuk devleti var mı?” olur. Cevabını herkesin bildiği soru.
Dilden düşmeyen ‘hukuk devleti’nin köylerine de bir gün uğrayacağını umarak yol gözlüyor Milas, Yatağan köylüsü…
Güngör Erçil, Avukat, MUÇEP-Kömürsüz Muğla Çalışma Grubu Gönüllüsü
Av. Güngör Erçil – Kömürsüz Muğla Çalışma Grubu
Muğla Çevre Platformu