Sandras Dağı’nı bekleyen tehlike Maden projesi 6 kat büyütülmek isteniyor
Muğla’nın Köyceğiz ilçesine bağlı Sandras Dağı’nda Alfa Olivine Şirketi maden sahasının alanının genişletmek için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) başvurusunda bulundu.
Şirket halihazırda 23,24 hektarlık alanda yürüttüğü madeni, 142,5 hektar sınırının üzerine çıkarmak istiyor.
Madenin şu anda dahi bölgeye çok fazla zararı olduğunu belirten bölge halkı ise bu genişletme projesine karşı.
Halkın katılımı toplantısı ertelendi
Bu yüzden de şirketin, ÇED yönetmeliğinin 9’uncu maddesi uyarınca yapılan halkın katılımı toplantısı halkın ve aralarında Muğla Çevre Platformu’nun bulunduğu örgütlerin çabası sayesinde ertelendi.
MUÇEP yürütme kurulu üyesi Edip Kavuzlu, Yeşil Gazete’ye yaptığı açıklamada toplantının çok iyi geçtiğini ve yaklaşık 500 kişinin katıldığını söyledi.
Toplantı öncesi örgütlerin, halkın ve milletvekilinin bir araya gelerek projeyi tartıştıklarını söyleyen Kavuzlu, “Toplantıyı terk etme kararı alındı. Katılımcılarla birlikte 2 kilometrelik bir yolu yürüyerek, yürüyüşümüzü köy meydanında sonlandırdık” dedi.
Yeşil Gazete‘de yayinlanan haberin tamamı için >> https://yesilgazete.org/blog/2020/09/07/sandras-dagi-tehlikede-maden-projesi-10-kat-buyutulmek-isteniyor/
Toplantı öncesi nasıl bir strateji izleneceğini, şayet ÇED raporunun okunmasını sağlarsak bunun prosedürü yerine getirme olarak algılanacağını, bir şekilde bu ÇED raporunun halka duyurma işleminin tamamlanmadan protesto ederek engellenmesi gererektiğini söylediğimde bana raporun okunmasından sonra itirazlarının belirtileceğini ve bu itirazlarının kayıt altına alınacağını belirten arkadaşlar daha sonra raporun tamamlanmasını beklemeden itiraz ederek toplantının dağıtılmasını sağladılar. Bunu daha önce belirleyip ortak bir çalışma yapılmasını sağlamak bu kadar güç müydü? Yoksa 70 lerdeki sekter sol anlayışla kendini gösterme içgüdüsü ile hareket etmek birilerine haz mı veriyor?
Değerli Teoman Koray, Muğla Çevre Platformu yüzlerce bileşenden oluşmuş bir platform. Orada itiraza giden farklı kimliklerde, farklı düşüncelerde birçok çevre gönüllüsünün oraya tek bir amaçla (doğaya saldırıları en azından orada durdurmak amacıyla) gittiğini sanırım hepimiz kabul edebiliriz. Sadece sol eğilimli değil başka birçok görüşten de insanların orada olduğunu söylüyor sahadaki muhabir arkadaşlarımız…
Toplantı katılımcılarından görüşebildiğimiz bir çoğu, milletvekilleri ve STK temsilcileri ile birlikte kısa bir görüşmeyle toplantının yaptırılmaması konusunda ortak karara varıldığını, sektarizm olarak adlandırılabilecek bir tavır gözlemlemediklerini söylüyorlar.
Belki bizim gözümüzden kaçan sizin de belirttiğiniz: bazı kısmi iletişimsizlikler de olabilir tabii. Ama önemli olan doğal hayata karşı bu saldırıda toplumsal dayanışma ile işbirliği içinde tepkilerin örgütlenmesi ve geçici de olsa ÇED sürecinin engellenmesiydi. Umarız aynı sorumlulukla, diğer saldırılarda da tekrar biraraya gelerek diğer saldırıları da dayanışma içinde engelleyebiliriz… Saygılarımızla…
Çevresini koruyan insana sol görüşlü deniyor. Ne kadar saçma. Çevre her keze lazım…