Hukukçu Mehmet Çilsal – MUÇEP Hukuk Komisyonu Üyesi
Malum olduğu üzere, ülkemizin korunan doğal varlıklarının bir kısmı (milli park, tabiat parkı, orman vb) Orman Bakanlığı; bir kısmı da (doğal sit, öçkb, sulak alan vb) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı uhdesindedir.
Resmi verilere göre, 783.563 km2 olan ülke topraklarımızın yalnızca %7.24’ü(56.475 km kare) koruma statüsündedir. Bu oran, milli parkları bile yüzölçümünün %10’unu bulan İngiltere ile kıyaslanacak gibi değildir.
Durum böyleyken, jeolojik devirlerden günümüze miras kalmış ve gelecek kuşaklara devredilmesi gereken kıymetli doğal varlıklarımız hakkında makul bir yurttaş ne düşünür; bir bürokrat, bir yatırımcı mesela, ne düşünmelidir? Bir an evvel koruma tedbirlerini artırmayı mı; yoksa tersini, bambaşka şeyleri mi?
Yeni çıkarılan bazı yönetmeliklere bakınca, insanın haliyle sevinesi geliyor önce;“Aferin size! Ülkemiz coğrafyasının her santimetrekaresi Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırmayı hakediyor; inşallah bir ilki başarırsınız.” diyesi geliyor.
Ya sonra? Ardından bir de bakıyorsunuz ki; kazın ayağı başka!
Konuya yine bazı demeçlerle ve kim nasıl yaklaşıyor örnekleriyle devam edelim…
Bir milletvekilimiz, hükümete konuyla ilgili şöyle bir soru önergesi vermişti Ekim 2016’da;
“ÇŞB’lığının doğal sit alanları hakkında bir çalışma başlattığı bilinmektedir…Mülki ve yerel idare; doğanın, kültürün ve tarihin korunması, vatandaşlarımızın sağlıklı bir fiziki çevrede yaşaması için çalışmalıdır…Doğal sit alanlarımızın ne kadarını yapılaşmaya açacaksınız; bu sit alanları yok edildikten sonra nasıl telafi edilecek?”
ÇŞB’nın yazılı cevabı şöyleydi: “Bakanlığımıza verilen görevler çerçevesinde bu alanların yapılaşmaya açılmasına yönelik herhangi bir çalışma bulunmamaktadır.”
Bir Muğla milletvekilimiz Şubat 2017’de benzer beyanda bulunur: “Muğla, SİT alanlarının yapılandırılması çalışmalarının dışında kalacak”.
Muğla Valisi de aynı doğrultuda açıklama yapar: “Muğla’nın sahip olduğu uzun bir sahil şeridi var. Bu sahil şeridinin tamamı bilimsel olarak kaydediliyor. Ancak bu sit alanlarının imara açılacağı bilgisi yanlıştır. Biz elimizdeki değerlerin fotoğrafını çekiyoruz…”
El eliyle yılan tut,
Onu da yalan tut.
Hakikaten imara açma yönünde bir çalışma var mıdır, yok mudur; ilerde göreceğiz elbet…
Peki, biz Muğlalılar, boşuna mı bir bardak suda fırtına koparıyoruz?
2012 yılı kayıtlarında Türkiye genelinde 1273 adet olarak bilinen Doğal Sit Alanı sayısı, 2013-2016 arasında 81 il ve 22 bölgede yapılan ekolojik temelli bilimsel araştırmalar sonucu yeniden güncellenerek, 2434 olarak belirlenmiş ve bunların 1700’ü hakkında araştırma raporu tamamlanmış; raporu tamamlananların 306’sının tescil değerlendirmesi bitirilmiştir.
Böylece, 1273 adet ve 1.310.685 ha (13.106 km kare) olan doğal SİT’lerin sayısı; 2434 adet ve 1.991.700 ha (19.917 km kare) çıkmıştır!
Tabiat Varlıkları ve Doğal Sit Alanlarını Yeniden Değerlendirme Projesinin toplam maliyeti, revize edilmiş miktarıyla: 6.828.000 TL dir ve 21 bölgenin hakediş bedelleri ödenmiştir.
Yorum: Görüldüğü gibi bir miktar korunan alanın SİT statüsü kaldırılmış, bir miktar korunmayan alan korunan alan ilan edilmiş; geçmişte tescili yapılmış sit alanlarının yeniden envanteri çıkarılmış; böylece, SİT’lerin sayısı ve yüzölçümü bir hayli artmıştır.
2016 yılı itibarıyla, Türkiye’deki doğal sit alanı olarak tespit ve tescil edilmiş olan tüm alanların koruma statülerinin bilimsel kriterler ışığında yeniden değerlendirilmesi işlemi gerçekleştirilmiş; Kesin Korunacak Hassas Alan, Nitelikli Doğal Koruma Alanı, Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı olarak belirlenmiştir.
Hatta belirlemekle kalınmamış, 2434’ün içindeki 306 adet korunan alan; Kesin, Nitelikli, Sürdürülebilir olarak tescillenmiştir bile!
Yorum: Taslak, şu, bu safsatadır. Resmi işlemler bitmiştir; korunan alanların tanımı, kategorisi, statüsü fiilen ve resmen değişmiştir! Geriye kalan 2128 adet doğal SİT’in tescil işlemlerinin halihazırda bitmiş olma ihtimali de yüksektir.
Ayrıca aynı rapora göre; 6 yönetim planı, 6 koruma-izleme projesi, 51 çevre düzenleme projesi gibi işlerin yanısıra, tüm korunan alanlarda 118 adet imar planı ve plan değişikliği onaylanmıştır.
Ve hatta, 2016 yılı yatırım programında turizm ve şehirleşme sektöründe 17 adet proje gerçekleştirilmiştir.!!!!
Not: İspat için, Bodrum’da koruma derecesi düşürülen ve tahsisi yapılmış, adrese teslim bir projeyi başka bir yazıda açıklamayı düşünüyorum!
Şubat 2017’de yetkililerin söylediğini hatırlayalım; ne demişti; “imara açma diye bir şey yok!”
“Çok laf yalansız
Çok mal haramsız olmaz”
Görüldüğü gibi süreç kısmen masum ve gizli olduğu kadar, başka türlü de ilerlemektedir.
Velhasıl, belgelere bakınca Türkiye’de ilk kez yapılan “Korunan Alanların 4 Mevsim Ekolojij Temelli Bilimsel Araştırması” işinde nerdeyse sona gelinmiş gözüküyor..
Muğla’da durum ne?
Resmi ve akademik (aşağıdaki link) çalışma verilerine göre;
İlimizde 4 adet ÖÇKB bulunmakta olup, bunların toplam yüzölçümü 3.295,77 km2’dir. Patara ÖÇKB’sinin 189,81 km2 si de buna dahil edildiginde, ÖÇKB’lerin Muğla yüzölçümü (13.338 km2) içindeki payı % 26’yı bulmaktadır. Yani, ilimizin ¼’ünü!!!
Öte yandan Muğla, 2012 verileriyle 74 adeti birinci derece olmak üzere, toplam 153 adet doğal SİT’e sahipti ve bunların hepsinin de ölçümü yapılmamıştı. Ölçümü yapılan 76 doğal SİT’in toplam yüzölçümü 1.487 km2 iken, geriye kalan 77 SİT alanının yüzölçümü bilinmiyordu.
Arkeolojik SİT alanları, kentsel SİT’ler, tarım alanları, ormanlar, milli park, tabiat parkı gibi diğer korunan alanlar da hesap edildiğinde, Muğla’nın nerdeyse % 75’inin koruma statüsünde olduğu kolayca ortaya çıkmakta; bu da sermaye ve bürokrasinin ağzını muhakkak sulandırmıştır. Dolayısıyla da işin içine, iş karışmıştır!
“Helal ise hesap
Haram ise azap”
Bu saatten sonra taslak değil, kesinleşmiş ve tescili yapılmış gözüyle bakılması gereken yeni SİT haritaları üzerinden Muğla Büyük Şehir Belediyesi ile TMMOB’nin yaptığı yorum ve değerlendirmelerden bildiğimiz üzere, yukardaki resmi veriler, ilimiz dahil tüm Türkiye’deki doğal SİT alanlarının adetinde artış olduğunu gösterdiği halde, alan(km2) bazında Muğla’nın 752 km2’lik doğal SİT’inin koruma statüsü azaltılırken; buna karşılık sadece 224km2’nin koruma statüsü artmıştır!!!!
Örneğin; 557 km2 yüzölçümü olan Bodrum doğal sitlerinin yaklaşık 54 km2 si yapılaşmaya açılmıştır. Bu ise, Yarımada’nın %10’na tekabül etmektedir. Bodrum’un 7 adet enerji(RES) projesine tahsis edilmiş olan hazine arazilerinin – ki yaklaşık 110 km2 ile Yarımada’nın %20’sidir – %80-90 oranında korunan alanlarla çakıştığı hesap edilirse, Muğla’ya ve ülke turizmine bariz şekilde yazık olacak gözüküyor.