İklim Grevi Haftasında Turgut’ta kömür çukurunun kıyısından yükselen haykırış

0

Küresel İklim Grevi Haftası’nda Muğla Çevre Platformu (MUÇEP)’nun düzenlediği etkinliklerden ikincisi 23 Eylül’de Yatağan’a bağlı Turgut Köyü’nün yakınında faaliyetine devam eden açık kömür madeni işletmesinin sınırındaki zeytinlik alanda gerçekleştirildi. Etkinliğe Turgut ve Karacahisar köylüleri yanında Gökova, Milas, Bodrum, Datça ve Menteşe’den de katılım oldu. Praksis Müzik Grubu’nun da konser verdiği etkinkiğe CHP Muğla Milletvekilleri Süleyman Girgin ve Burak Erbay da katılarak destek verdiler. Ayrıca Menteşe Kent Konseyi ve Muğla Büyükşehir Belediyesi de destek veren kurumlar arasındaydı.  Etkinlik alanında çok sayıda jandarmanın ve maden şirketi görevlisinin önlemler aldığı gözlendi.

Etkinliğin açılışında MUÇEP Eşsözcüsü Serdar Denktaş, ilk etkinliklerini üç gün önce Milas’ta Karacahisar-İkizköy-Çamköy arasında kömür sahası ilan edilerek kesilmek üzere işaretlenen 60 hektarlık ormanda yaparak kömür ve termik belasına dikkat çektiklerini söyledi. Bu ikinci etkinlik için belirledikleri bu alanı da ulaşım zorluğu olmasına rağmen özellikle seçtiklerini, arka planda iklim suç mahalli olarak nitelendirdikleri doğa ve iklim katili kömür çukurunun dibinden yetkililere seslenerek buradaki doğa katliamının boyutlarına dikkat çekmek istediklerini söyledi. Şirketin bir gün önce maden faaliyetlerinin neden olduğu utanç verici ve rahatsız edici görüntüsünü örtmek için etkinliğin yapılacağı alanla ocak arasındaki sınıra branda gererek perdeleme girişiminde bulunduklarını, kendilerinin de bu girişim karşısında madenin o çirkin görüntülerini büyük boyutlu afişler haline getirerek etkinlik alanında sergilemeye karar verdiklerini söyledi.

“Arkeolojik Kazı Alanı” önünde yapılan basın açıklaması

Açılış konuşmasından hemen sonra katılımcılar, basın açıklamasını maden sahasının görüntüsünü arka plana alarak okumak üzere görüntüyü engelleyen brandanın bittiği noktaya gittiler. Bu noktada şirket temsilcilerinin maden faaliyet alanının özel mülk olduğu gerekçesi ile görüntü ve video çekiminin yasak olduğunu söyleyerek engelleme girişimine karşın milletvekilleri ve platform temsilcileri basın açıklamasını yapacakları noktanın şirketin faaliyet alanı içinde olmadığını, bulundukları yolun kamusal alan olduğunu ve görüntü almalarının hiçbir şekilde engellenemeyeceğini söylediler. Bu arada maden alanının sınırı boyunca konulmuş tabelalarda yer alan  “Arkeolojik kazı alanı, izinsiz girilmez” uyarıları dikkat çekici idi, zira arkeolojik kazı alanı olduğu belirtilen alanda devasa bir çukur ve içinde çalışan çok sayıda büyük boyutlu iş makinesi vardı.  Kısa süren tartışmanın ardından Muğla Çevre Platformu’nun hazırladığı basın açıklaması okundu ve basın tarafından kayıt edildi.

“Arkeolojik Kazı Alanı” İddiası

 

Fotoğraf çekmenin “yasak” olduğu “Arkeolojik Kazı Alanı”nda yürütülen faaliyetler

Açıklamayı okuyan İstem Akkoyunlu, Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy termik santrallerinin kurulduğundan beri neden olduğu hava kirliliğinin çok sayıda erken ölüme, ekolojik ve sosyolojik tahribatlara yol açtığına ve iklim krizine katkılarına dikkat çekti. Açıklamanın son bölümünde Muğla Çevre Platformu’nun taleplerini şu cümlelerle yer aldı:

“Turgut’tan, bu ölüm çukurunun dibinden bir kez daha sesleniyoruz. Yetkilileri, hem bölge halkımızı yaşadığı ekolojik ve sosyal felaketlerden kurtarmak, hem de küresel boyuttaki iklim krizinin çözümü için sorumluluk almaya davet ediyoruz;

Bu ölüm çukurlarının daha fazla büyümesine izin vermeyin, şu ana kadar açılmış olanları rehabilite edin. Atalarımızdan miras kalan yurdumuzda, doğamızla denge içinde, sağlıklı olarak yaşamak istiyoruz.

Çağdışı teknolojilerle işlettiğiniz ve iklim krizinin baş sorumlusu olan kömürlü termik santrallerden derhal vaz geçin. Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy termik santrallerini ve onlara kömür sağlayan maden ocaklarını kapatın. Küresel iklim krizine daha fazla katkıda bulunmayın, enerji verimliliğini ve doğa dostu enerji üretimini temel alan politikalar geliştirin ve uygulayın.

Turgut’tan ve komşularımızın köylerinden, topraklarından elinizi çekin. Zeytinliklerimizi, köylerimizi, ormanlarımızı rahat bırakın.

Muğlamızı kömür ve termik santral belasından kurtarana kadar, “Kömürsüz Muğla” hedefimize ulaşana kadar mücadele edeceğiz.”

 

<<Basın açıklamasının tam metni >>

Engelleme gayretleri bizi durduramaz

Basın açıklamasından sonra etkinlik alanına dönülerek programa devam edildi. MUÇEP adına konuşan Zeynep Gündüzyeli, etkinlikleri düzenlerken bir yandan kamu idaresi tarafından çıkarılan engellerle uğraşırken bir yandan da MUÇEP’in doğa koruma faaliyetlerinden rahatsız olan ve kime  hizmet ettikleri, ne amaçladıkları belli olmayan kesimlerin kara propagandalarına da maruz  kaldıklarını söyledi. Doğayı korumanın ancak halkın, sivil toplum örgütlerinin, siyasetçilerin ve belediyelerin birlik içinde mücadelesi ile başarılabileceğini ve mücadeleyi baltalamak isteyenlerin kendilerini yollarından alıkoyamayacağını söyledi.

Söz alan Turgut köylüleri de köylerinden etkinliğe katılımı engellemek için köy halkına baskı yapıldığını doğruladılar. Ekinliğin yapıldığı zeytinliğin sahibi Tayyibe Demirel de  bu mücadelenin ancak birlik ve beraberlik içinde başarılabileceğini söyledi.

Toprağımızı bırakıp hiç bir yere gitmeyeceğiz

Demirel,  içinde bulundukları zeytinliğin kendi geçmişlerinin ve varoluşlarının bir parçası olduğunu, paha biçilmez değerde olduğunu, şirket trilyonlar da teklif etseler satmayacaklarını, tüm Turgutluların aynı anlayış içinde olduklarında, birlik ve beraberlik içinde verecekleri mücadele ile kömür ve termik santral belasını def edebileceklerini söyledi ve MUÇEP’e desteğinden dolayı teşekkür etti. Daha sonra 94 yaşındaki Hüsnü Güvençler (Tayyibe Demirel’in amcası), zeytinlikteki ağaçların 70 yıl önce ne kadar büyük emekle dikildiğini ve yetiştirildiğini anlattı. Bunca emekle uzun yıllarda ortaya çıkan bu doğal zenginliğin kömür için geri gelmemek üzere sonsuza kadar yok edilmek istendiğini belirttiğinde duygulu anlar yaşandı.

Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, uzun yıllar maden sendikası yöneticiliği yaptığını, buna rağmen doğayı, yaşam alanlarını tahrip ederek, halkın onay vermediği bir madencilik faaliyetinin asla kabul edilemeyeceğini söyledi. Muğla Milletvekili Burak Erbay da siyaset yaşamına başladığından beri Muğla’nın her yerinde verilen doğa koruma mücadelelerine destek verdiğini, Yatağan ve Milas köylülerinin haklı mücadelesinin de yanında olduğunu söyleyerek, talep edildiğinde bu mücadelelere her zaman elinden gelen desteği vermeye hazır olduğunu ekledi.

Tekmeye Kafa

Praksis’in konseri ile etkinliğe devam edildi. Konsere başlamadan grup adına konuşan Serdar Türkmen, Muğla’nın kömür belasından kurtulması ve cennet kalması için verilen mücadeleyi desteklemek için burada olduklarını, ekoloji mücadelesi verilen her yerde benzer güçlüklerin yaşandığını, ancak örgütlü ve haklı mücadelenin sonunda mutlaka kazanacağına inandıklarını söyledi. Daha sonra konsere geçildi ve grubun coşkulu müziği eşliğinde şarkılar birlikte söylendi ve dans edildi. Grup yeni çıkan albümleri “Tekmeye Kafa” dan da  parçalar çaldılar ve  Soma’dan Kazdağlarına, Cerattepe’den, Hasankeyf’e,  yurdumuzun her yerinde  doğa ve hak  için direnenlere selam gönderdiler.

Praksis’in konserinin ardından  Milas’tan gelen  gençler de kendi müzikleri ile etkinliğe renk kattılar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir