DATÇA KURUBÜK KOYU İHALESİ İPTAL EDİLDİ
Datça’nın Mesudiye Mahallesi’nde bulunan Kurubük Koyu, Muğla Valiliği’nin yönetimindeki Muğla’ya Hizmet Vakfı ve Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın (ÇŞB) yönetimindeki Türkiye Çevre Koruma Vakfı’nın %50’şer payla 2014 yılında kurdukları MUÇEV Turizm Ltd. Şti. (MUÇEV) tarafından 26 Ocak 2018 tarihinde ihale yapılmak üzere, kiralama ihalesine çıkarıldı.
MUÇEV’in işletme için kiralama ihalesi açtığını ilan etmesi üzerine, Datça Kent Konseyi Kıyılar Çalışma Grubu ile MUÇEP (Muğla Çevre Platformu) Datça Grubu’nun birlikte çağrısıyla, 12 Ocak 2018 günü, Datça-Palamutbükü sahilinde, yol haritası-eylem planı belirlemek için bir geniş katılımlı danışma-değerlendirme toplantısı düzenlendi. Toplantı, bu hukuksuz ihaleye karşı gelişen kamuoyu tepkisinin ne şekilde organize olacağının, tepkinin ne şekilde koordine edilerek ne tür bir eylemlilik geliştirilmesi gerektiğinin konuşulup tartışılması amacıyla düzenlenmişti.
Toplantıya, Datça Merkez, Mesudiye ve Palamutbükü-Yakaköy’den, oldukça yoğun ve canlı bir katılım gerçekleşti.
Toplantı’da, Datça Belediye Meclisi Üyesi ve Kent Konseyi Başkanı Hayriye Balkan, MUÇEV’in kiralamasının hukuka aykırı olduğunu, bunun idare mahkemesi kararlarıyla ortaya konulduğunu, son olarak Gökova-Akyaka’da Kadın Azmağı’nın kullanımını MUÇEV’e bırakan, ÇŞB ile imzalanan protokolün iptali talebiyle Muğla B.Ş. Belediyesi’nin açtığı davada Belediye lehine karar verildiğini,
Kıyılar Çalışma Grubu Üyesi-MUÇEP katılımcısı mimar Faruk Şahin, özellikle toplantıya halkın yoğun ilgi ve katılımının çok değerli olduğunu, Kurubük’ün kiralanmasının, Anayasa ve Kıyı Kanunu’na; Koy’un 1. Derece SİT alanı statüsü, orman alanı niteliği ve yürürlükteki Çevre Düzeni Planı’nda Günübirlik Kullanım Alanı olarak belirlenmemiş olması karşısında, bu düzenlemelere ve ilgili mevzuata aykırı olduğunu; bunun, Datça kıyılarının işgali için bir ilk adım kabul edilerek, karşı durulmasının, kıyıların halkın kullanımına açık kalması açısından önemini; bu işgal süreci engellenmezse, Bodrum kıyılarında yaşanana benzer, halkın kıyıyı kullanmasının tümüyle imkansız hale geldiği bir felaket senaryosunun gerçek olacağını; yapılacak ihalenin kiralanacak yeri dahi açık-net tanımlamamak, eşit katılıma açık olmamak gibi ciddi hukuk ihlalleri içerdiğini,
Kıyılar Çalışma Grubu Üyesi-MUÇEP katılımcısı hukukçu Güngör Erçil, Anayasa’da ve Kıyı Kanunu’nda kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında ve halkın serbestçe kullanmasına açık olduğunun ifade edildiğini; kıyıların özel mülkiyet konusu mallar gibi işleme tabi tutulup ticarileştirilemeyeceğini, kıyılar üzerindeki devlet hüküm ve tasarrufunun millete ait ve devlet tarafından kullanılacağı anayasada ifade edilmiş egemenliğin bir sonucu ve somutlaşma biçimi olduğunu; kıyılar üzerindeki tasarrufun, kurucuları kim olursa olsun, kar amaçlı bir kuruluş olan bir şirkete devredilmesinin egemenliğin devri anlamına gelen bir anayasa ihlali olduğunu vurgulayan birer konuşma yaptı.
Toplantıya katılanlardan görüşlerini ifade edenlerin ortak kanaati, kıyılarımızın işgalinin ve halka kapatılmasının kabul edilemez bir uygulama olduğu; kıyıların halkın malı olup kiralanamayacağı, buna karşı hep birlikte mücadele edilmesi gerektiği yönündeydi.
Bu konuşmaların ardından, toplantıyı izleyen DHA Datça muhabiri, Muğla Valiliği’nden yakın saatte kendisine ihalenin iptal edildiğinin bildirildiğini duyurdu. Bu haber katılımcılar tarafından sevinç ve alkışlarla karşılandı. İhalenin iptal edilmesinin, bu konudaki duyarlılığın terk edilmesine yol açmaması gerektiği, Kıyılar Çalışma Grubu’nun çalışma ve etkinliklerine ilgi gösterilip takip edilmesi ve katılınmasının önemli olduğu vurgulandı.
Toplantıya katılanların topluca Kurubük Koyu’na gidip, koyun kirlendiği iddiasını yerinde görüp, gerekiyorsa hep birlikte temizlik yapılması kararı alındı. Kurubük Koyu’na gidildiğinde, kiralamaya gerekçe gösterilen bir kirlilik içinde olmadığı yerinde görüldü. Katılımcılar, koyun tüm kıyısını kaplayan insan zinciri oluşturarak, bir kez daha, kıyılarına sahip çıktıklarını ifade ettiler.
Toplantı, Datça’da gerçekleşen, hem nicelik olarak en yüksek katılımlı, hem de nitelik olarak, ilginin en canlı, katılımcıların heyecan, kararlılık ve inancının en belirgin olduğu kamusal toplantılardan biriydi. Beklentileri aşan, her toplumsal kesimden gelen bu ilgi ve katılımı, çok sevindirici bir durum olarak değerlendiriyoruz. Nitekim, toplantı sırasında gelen ihale iptal haberinin, yerel-sosyal medyada ortaya konan yaygın tepki, başlatılan change.org. imza kampanyası gibi geniş katılımlı bir karşı çıkışın sonucu olduğunu düşünüyoruz. Kıyılarımıza, ortak doğal varlıklarımıza yönelen saldırılara, ancak geniş katılımlı bir karşı koyuşla cevap verebiliriz.
Söylediğimiz şeylerin tümünü çok kısaca bir cümlede şöyle özetleyebiliriz: “Kıyılar hepimizindir, kıyılar halkındır; işgal edilemez, el konulamaz!”