İkizköy Direnişinin 343. Gününde

İkizköy Direnişi 343. gününde. İkiz köy’de bir yıla yakın zamanda neler neler yapılmış izlemek için takip etmek isterseniz, İkizköy Direniyor (ikizkoydireniyor.net) http://ikizkoydireniyor.net/ adresine girmeniz mümkün. İkizköy’ün dostları, İkizköy’ü  anlatıyor. MUÇEP-Muğla Çevre Platformu Bodrum Meclisinden Umay Karabaş, ilk günlerinden bu yana İkizköy Direnişine destek verenlerden biri, ilk o paylaşmış İkizköy’le ilgili  duygularını düşüncelerini… Kazım Yılmaz ve kendisinin çektiği fotoğraflarla birlikte.

Akbelen Yuvamız

Akbelen’e gidemeyeli iki buçuk ayı geçmişti. 6 Kasım iklim adaleti için küresel eylem gününde, Muğla’daki pek çok açıklama ve eylemden sonra Akbelen nöbet alanında forum için buluştuk. Sözler alınıyor, sözler söyleniyordu… İtiraf edeyim, benim kulaklar daha çok Akbelen’i dinliyordu. Mevsimle beraber sesleri de değişmişti Akbelen’in. Kızılgerdanlar, ispinozlar çoktan gelmişti. Ağaçlardan ağaçlara başka bir forum yürüyordu. Çevirisini pek bilemediğim ama varlığından sevinç duyduğum…

Güya 6 Kasım’da gece geç de olsa evime dönecektim. Dönemedim. Sanırım zaten “evimdeydim”.  Ertesi sabah ve akşamüstü, usul usul yürüdük ve bol bol durduk Akbelen ormanında. İlk defa bir ağaçkakan gördüm, kendi evinde, meşgul… Ve daha nice, seslerini henüz tam ayırt edemediğim göçmen ötücü kuş… Kış evlerine sağ salim ulaşmış, beslenme, barınma tamam, güvende… Şimdi, Akbelen varken, yaşıyorken…

Toprak altından, soğanından, ilk yağmurlarla yapraklarını güneşe uzatmış, acep siz bir tür nergis misiniz? Çiçeğinizi dört gözle bekliyoruz, evet… Az ötenizde bir ‘koca’ orkide. Çiçeklenme sırasını savmış. Öyle ‘kuru kuru’ gibi, ama heybeti sabit… Baharın ilkine, onun çiçekleri için de gözümüz yollarda…

Belki yüz metre kadar kuzeyde henüz tomurcuk gibiyken kimi pürenler, işte az aşağıda çiçeklerini açmış da arılara davet bile göndermiş öbürleri… Arılar pürenlerle, çamlarla buluşmuş buralarda. Akbelen yanmadı, kömüre teslim edilmedi; şimdi hepimizin yaşamı biraz da Akbelen’den devam ediyor.

Fırfırlı yapraklarıyla, tazecik palamutlarıyla Akbelen’in meşeleri; doğal kızılçam ormanlarının, çok yavaş büyüyen ağaçları da hayatta. Makileri ve ağaç adayları…  Hep diyoruz ya, ağaç dikmeyle orman olmuyor diye, işte gerçek bir orman bunun bilgisini hep sunuyor. Ormanda, ormanın kucağında biraz “durmak” lazım.

Akbelen Yuvamız, pürenleriyle, arılarıyla, el kadar meşeleriyle, kuşlarıyla, asırlık çamlarıyla ve ona gözü gibi bakıp koruyan insanıyla.

Nöbet devam ediyor,

#AkbelenOrmanınıVermeyeceğiz

Not: Yazı ilk olarak Umay Karabaş’ın instagram hesabında paylaşılmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir