Bodrum’da Neler Oluyor?
MUÇEP Bodrum Meclisi 10 Ekim Perşembe günü Ortakent’te 1,1 milyon metrekarelik doğal alanın Özelleştirme İdaresi tarafından satışını protesto etmek için Ortakent Mahallesinde bir basın açıklaması düzenledi. Bodrum’daki başka sivil toplum örgütlerinin de katılımıyla oldukça kalabalık gerçekleşen açıklamadan sonra, Bodrum’u bekleyen süreçler hakkında bir değerlendirme toplantısı da yapıldı.
Ne Olmuştu?
21 Ağustos’ta Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Ortakent Mahallesi’nde toplam 1 milyon 102 bin 306 metrekarelik alanın imara açılarak, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından satılmasına karar verildi. Bu satışla öngörülen yapılaşma ile bölgeye adeta bir Ortakent’in daha inşa edileceğine dikkat çeken meslek odaları ve sivil toplum karara tepki verdi. Satılmak istenen alanın tamamının doğal ve arkeolojik sit olması da verilen tepkinin bir başka nedeni idi.
Ortakent Güzel Sanatlar Fakültesi yol ayrımındaki heykel önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında MUÇEP Bodrum eşsözcüleri Umay KARABAŞ ve Güney ŞİRİN açıklamalarda bulundu.
Güney Şirin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a imar ve özelleştirme kararından vazgeçme çağrısı yaptığı açıklamasında;
“Binlerce yıllık tarihinde birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış tarihi ve doğal yapısıyla ülkemizin ve dünyanın gözde turizm merkezleri arasına yer alan Bodrum’un, gelecek nesillere taşınması; ekonomimize hatırı sayılır katkı sunan, binlerce insanımızın ekmek kapısı olmuş turizmin sürdürülebilir olması için YAPILAŞMAYA DEĞİL KORUNMAYA İHTİYACI VAR.
Yoğun yapılaşma baskısı nedeniyle kangren olmuş alt yapısı, su sorunu, işgal edilmiş sahilleri, kıyıda artan yapılaşma ve dolgular ile yok olmaya yüz tutmuş deniz ekosistemi de Bodrum’a yakışmamaktadır.
Korumakla yükümlü kurum ve kuruluşların almış olduğu kararlar biz Bodrum sevdalılarını derinden yaralamıştır. Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’a çağrı yapıyoruz. Bodrum’un doğal kalmış kamu alanları hakkında almış olduğunuz İMAR ve ÖZELLEŞTİRME kararlarından vazgeçin.
Bodrum sadece bizlerin değil; nesli tükenmekte olan Akdeniz Fokları, Caretta Carettalar ve tüm deniz canlıları ile kara canlılarının yaşam alanlarıdır. Bu nedenledir ki tüm canlılara karşı sorumluluğumuz bulunmaktadır.
Dor’lardan, Karyalılar, Megeralılar, Lelegler, Persler, Romalılar, Bizanslar ve Osmanlılardan beri doğal halini iyi korumuş diyebileceğimiz Bodrum’un yok edeni Türkiye Cumhuriyeti olmamalıdır. Bizler bu uğurda gereken tüm mücadeleyi vermeye hazırız. Sizleri de karşımızda değil yanımızda görmek istiyoruz. Ve sizleri daha geç olmadan Bodrum’un ölüm fermanı kararlarınızdan vazgeçmeye çağırıyoruz.
“Yokuş başına geldiğinde Bodrum’u göreceksin,
Sanma ki geldiğin gibi gideceksin,
Senden öncekiler de böyleydiler,
Akıllarını Bodrum’da bırakıp gittiler.”
Binlerce yıl sonra Bodrum’a gelenlerin bu dizelerin sahibi Halikarnas Balıkçısı ile aynı düşüncede olması dileğiyle...
Açıklamasında aynı zamanda RES’lere, jeotermal sondaj ihalelerine ve çevre yolu projesine de dikkat çeken Umay KARABAŞ, şunları söyledi:
Bugün buradaki buluşmayı planlarken amacımız Özelleştirme İdaresi tarafından satışı yapılacak alana ve satışın kendisine dikkat çekmek ve karşı olduğumuzu bildirmekti. Çünkü burası bir önceki planda kentsel yeşil alan olarak belirlenmişken, şimdi konut, ticaret ve turizm amaçlı satılmak istenmekteydi.
Fakat son bir haftada ortaya çıkan gelişmelerle beraber Bodrum’un karşı karşıya olduğu yıkım öyle ölümcül bir hal aldı ki sadece Ortakent’ten bahsetmek olanaksızlaştı. Sizlere bir liste sunacağız:
- 7 Ekim Çarşamba günü Resmi Gazete’de yayınlanan kararla öğrendiğimiz Muğla’daki 32 jeotermal sondaj alanı ihalesinin 10 tanesi Bodrum’da. Bodrum’un toplam 17.400 hektarlık alanı sondaj bölgesi yapılmak istenmekte. Buna, geçen sene Şubat ayında kesin korunacak hassas alan ilan edilmiş Küdür Yarımadası da dahil. Valilik bugün yaptığı açıklamada, ruhsatların 2012 yılından beri var olduğunu, yeni bir alanın olmadığını söyledi. O dönem yapılmış yanlışları tekrarlamamak ve Muğla ilinin doğasını korumak buradaki yaşam açısından da turizm açısından da esas kabul edilmelidir.
- 28 Eylül’de Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü sayfasından Yalıçiftlik Kargıcak’ta Lodos Enerji tarafından yapılması planlanan RES’leri öğrendik. Lodos Enerji’yi örneğin İzmir Karaburun’dan biliyoruz. Kargıcak’ta yapılmak istenen RES’lerin bir kısmı 1. derece doğal sit içinde olmakla beraber alan toplamda yaklaşık 1300 hektardır.
- 29 Eylül’de Resmi Gazete’den yayınlanan kararla Gölköy için, haritaya baktığımızda adeta projesi hazır, adrese teslim diyebileceğimiz, doğal sit kararları açıklandı. Cennet koy ve Gölköy sulak alanının etrafı da yapılaşmaya açıldı. Aşağıdaki görsele baktığınızda görebileceğiniz gibi doğal habitat açısından bir bütünlük arz eden alanlarda küçük lekeler halinde sit değişiklikleri yapılmıştır. Habitat ve bütünlük anlamında, bir önceki kararda olduğu gibi tamamı 1. derece, şu anki mevzuata göre kesin korunacak hassas alan olmalıyken küçük küçük sınırlar belirlenerek yapılaşmaya açık sit değişikliklerinin nedenleri sorgulanmalıdır.
- 30 Eylül’de, daha önce ÇED Raporu halkın katılımı toplantısını yaptırmadığımız, Güvercinlik RES projesinin ÇED sürecinin, dolayısıyla projenin devam ettiğini öğrendik. Bu proje 3 kez durdurulmuştu ve iptal kararı vardı.
- Torba civarından başlayıp İslamhaneleri’inden çıkan, bağlantı yollarıyla Bodrum’un kalbini viyadükler ve tünellerle parçalayan “çevre yolu” projesi de gündemde. Toplamda 18 km’lik bir otoban projesi ile Bodrum’un dağları da yok olacak. Kültür mirasımız Pedasa Antik Kenti de ciddi zarar görecektir. Çevre yolu projesini gerekçeleriyle beraber incelediğimizde teknik, ekolojik ve sosyolojik açılardan sayısız yanlışlık olduğunu görüyoruz. Neticede de herhangi bir çözümden ziyade yeni sorunlar getirdiği, dönemsel kimi sorunları da kronikleştireceği ortaya çıkıyor.
- Bu, “çevre yolu”yla beraber yapılaşmaya açılacağı öngörülen alan 6000 hektar. Ortakent’te satışa çıkarılan 110 hektar için kampanyalar, eylemler düzenleyenler neden bu çevre yolu projesi ve 6000 hektar için sessiz kalmaktadır? Bu da ayrıca sorulması gereken bir sorudur.
Evimizi kaybediyoruz! Şakası yok, iş tam bu noktaya geldi! Hepimiz evimizi kaybediyoruz!
Bodrum yarımadası jeolojik olarak 20-30 milyon yaşındadır. 20 bin yıl önceki son buzul çağında canlı yaşamına sığınak olmuş Muğla’nın batı ucudur ve biyoçeşitliliği çok zengindir. 4000 yıl geriye giden bir arkeoloji kütüphanesidir. Bodrum’un bu özellikleriyle “gözde bir turizm” beldesi olması da tesadüf değildir. Fakat unutulmamalıdır ki ancak bu özellikleri korunabilirse bu “gözde turizm” beldesi niteliğini de devam ettirebilecektir.
Korumakla yükümlü kurum ve kuruluşların aldıkları kararlar Bodrum’a açıkça zarar vermektedir. Bodrum sadece bizim değildir. Onu kültürel ve doğal mirası ile paylaşıyoruz. Tüm canlılarıyla beraber yaşıyoruz. Korumak hepimizin sorumluluğu.
Dolayısıyla, bugüne kadar Bodrum’u korumak için emek vermiş herkesi; bu kararlar ve projeler karşısında mücadele veren; mücadele vermek isteyen herkesi Bodrum’u savunmaya çağrıyoruz. Bir Bodrum Savunması yaratmak ve hiç vakit kaybetmeden işe koyulmak zorundayız.
Evimizi kaybediyoruz! Geldiğimiz nokta açıkça budur.”