Bargilya Tuzlası Yaşasın
Mevsim değişiyor, göçmen kuşlar yolda.. her geçen gün artan flamingo, kızılbacak, gri balıkçıl ve envai çeşit kuşların sayısı ve açan güz bitkilerinin müjdeleri ile Bargilya Tuzlası’na sonbahar geldi.
Tuzla’yı Güllük körfezine bağlayan “Boğaz”ın makilik yamaçlarına uzanan kıyılarındaki düzlükler, artık daha kalabalık… Kum kuşları, cılıbıtlar ve niceleri beslenip koşuşturarak günlük aktivitelerini sürdürüyorlar.
Saatler sabahtan öğlene evrilirken başımızı göğe kaldırdığımızda bu toprakların nadir yırtıcılarından “tavşancıl” kuşundan kerkeneze; şahinden atmacaya birçok yırtıcıyı ve hatta şansınız yaver giderse bir gece yırtıcısı olan kır baykuşunu bile görebileceğiniz bir coğrafya burası…
Belki bu kuşların ve bitkilerin isimlerini ilk defa duyuyorsunuz ama, atlayıp gelebilenler şahit olacaklar ki; her bir “birey” ve doğal yaşam ortamları, “ulusal mevzuat” ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerle “mutlak koruma” altında olan bu muhteşem “yaşam biçimleri” görülmeğe değer…
Sonbaharın gelişi yalnızca bitkiler ve hayvanlar için değil elbette, “coğrafya insanı” için de önemli bir anlam taşıyor. Akdeniz Çanağı’nı belki de en iyi şekilde temsil eden; binlerce yıldır Akdeniz ve Ege Kıyıları’ndaki kültürün filizlenmesine sebep olan zeytinyağı sıkım zamanı da geldi çattı..
Bargilya Tuzlası’nın kıyılarından başlayan ve Milas’ın iç kesimlerine uzanan; Türkiye’nin, Avrupa Birliği Komisyonu’nca uluslararası “coğrafi işaret tescilli” önemli ürünlerinden “Milas Zeytinyağı”nı tatmanın da tam zamanıdır..
Ancak bizler,
binlerce yıllık “ortak yaşam kültürü” güz döngüsüne girerken, bu döngünün önümüzdeki yıllarda da devam edip edemeyeceği konusunda kaygılıyız.
İnsanı insan yapan gözle, yani doğal ve kültürel perspektifle baktığımızda şunu görüyoruz; masaları başında, odalarında oturan “kimileri” bu nadir coğrafyayı betonlaştırmak, sularını kirletmek, hem doğasını, hem de binlerce yıllık “doğal yaşam kültürü”nü yok etmek istiyorlar…
Ağaoğlu-Net Holding’in yapmak istediği devasa projenin, uluslararası bağlamda Ramsar, Bern ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmelerine; ulusal bağlamda da “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun” ile “Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği”ne hukuken aykırı olduğu bilinerek onaylanan ÇED raporunun ivedilikle durdurulması için MUÇEP tarafından açılan davanın bilirkişi keşfi, 27 Ekim 2021 Çarşamba günü, yani yarın gerçekleşecek…
Hukuki süreç devam ederken, bu ve benzeri “Turizm Kenti” projeleri gündemde tutuldukça Bargilya Tuzlası’ndaki ekolojik ve ekonomik dengelerin de sallantıda olması hepimizi derinden endişelendiriyor..
İşte bu nedenlerle,
Doğa ve “doğal yaşam kültürü”nün korunması için açılan davanın desteklenmesi;
Ağaoğlu-Tibuk ortaklığının bu nadir coğrafyayı ve burada yaşayan “tüm” canlıları ile bin yıllardır süregelen “yaşam kültürü”nün yok olmaması için MUÇEP ve Madalya Çevre Platformu’nun (MÇP) Ortak Tuzla Çalışma Grubu olarak herkesi / tüm kesimleri “görev”e davet ediyoruz.
görsel tasarım: Yasemin Akyüz