Bugünün iktidarının, onun şahsında cisimleştiği kişinin kullanmayı pek sevdiği söylemlerden biri, ‘CeHaPe zihniyeti’, tek parti döneminde millete ettiği zulüm!.
Bunun karşısına, bugünün iktidarının kadrolarından gelen bir açıklamayı da burada açalım. Muğla Orman Bölge Müdürlüğü’nün, Ula-Çıtlık’ta orman kesilmesine karşı gelişen geniş çaplı bir tepki karşısında yaptığı açıklama: “Hukuka, Kanun ve Yönetmeliklere aykırı bir çalışma söz konusu değildir. Uygulama Projesinde bulunan 106 ve 107 no’lu bölmeler Çıtlık Mahalle Muhtarlığı ve Çıtlık SS. Tarımsal Ormancılık Kooperatifi Başkanlığı bilgilendirilmiş, bugüne kadar Çıtlık Mahalle Muhtarlığı ve yöre halkından bir itiraz gelmemiştir.”
Oysa birincil düzeyde sorumlu orman idaresi birimi olan Karabörtlen İşletme Şefliği’ne, 100’e yakın, “kesimin gerekçesi olan endüstriyel plantasyon kararının kaldırılması, kesimin durdurulması” talepli itiraz dilekçesi verilmiş, otuz bine yakın yurttaş aynı talebin altına imza atmıştır. Buna karşılık, kesim ihalesinin yüklenicisi ve itiraz etmediği belirtilen muhtarın kooperatifinin “orman kesilsin” talebinin, ‘İdare’ye sözle iletildiği belirtiliyor.
Bütün resmiyetiyle ve hukukiliğiyle devlet, bu gayrı-resmi isteği ‘halkın talebi’ olarak açıklayıp, tersini talep eden çok daha yüksek sayıdaki yurttaşı ‘halk’ saymıyor, resmi basın açıklamasında.
Bu, Cumhuriyet’in kurulduğu günden beri süreklilik gösteren, ‘makbul vatandaş olmama’dan ‘halk sayılmama’ya bir dönüşüm geçirmiş olsa da, devletin değişmeyen yurttaş algısının ifade biçiminin yeni bir örneği.
Güncel olarak içinde yaşadığımız Korona virüsü salgınında sokağa çıkması yasaklanan-kısıtlanan insanların arayıp vefa isteyebileceği üç telefon numarasından ikisinin polis ve jandarma acil güvenlik numaraları olmasının, bir acil sosyal hizmet telefonu bulunmamasının, halkın nasıl görüldüğünü simgesel olarak ortaya koymasını soyut varsayalım; bunu bir kenara bırakıp, halk sayılmamanın başka örneklerini somutlaştıralım:
Mesela, 30-35 yıldır çevredeki ‘halk olmayan’ insan topluluğuna dünyayı dar etmiş, görünmez bir elin sağlıklarını ellerinden aldığı Yatağan’da, termik santralin kapatılmasını talep edenler ‘halk’ değildir. Kapatmanın ortaya çıkaracağı işsizliğin, yoksulluğun kabul edilmediğini açık olarak peşinen beyan etse de; bitki, hayvan, insan, her türden canlı varlığa, hayata kast etmiş santralin kapatılmasını talep edenler ‘halk’ değildir. Buna karşılık, söylenenin yarısını dinlemeyip, kapatma talebini dillendiren “çevreci bozuntuları”ndan hesap soranlar, işsiz kalacak işçilerin halinin nice olacağını soranlar ‘halk’tır.
Mesela, Yeniköy Termik Santrali’nin ihtiyacının karşılanmasından sonra su verilebilecek olan, geçtiğimiz yaz on güne varan susuz günler geçirmiş olan, bu salgın günlerinde de susuz bırakılan, Milas’ın İkizköy’ünde yaşayanlar ‘halk’ mıdır? Öyle sayılmıyor olmalı ki, İkizköy’ü, yakın köyleri besleyen su kaynağının önce termik santralin ihtiyacını karşılaması gerektiğini söyleyen, halkın kurumu bir DSİ ile bunu mâkul ve hukukî bulan bir Danıştay var ülkemizde.
Mesela, Yatağan’ın Turgut köyünde, özel bir kanunu ve kesilmesi yasak olan zeytinler yıllardır kesiliyorken, zeytinlikler yok ediliyorken, bunun önlenmesi için Validen insaf dileyenler, hukuk isteyenler, ‘halk’ olmadığı için söyledikleri bir yere ulaşmıyor; bir karşılık bulmuyor anlaşılan. Halkın elektrik ihtiyacını fedakarca karşılamaya çalışan bir santral var karşılarında.
Son zamanlardaki somut örneğimiz Çıtlık ormanlarının kesilmesi. Ormanın kesilmesinin ‘çok halkın yararına’ olduğunu fısıldayan muhtar ve onun kooperatifi halktır ama, ormanlar hepimizin ortak varlığı, kesilmesi bir katliam diye bakan, durdurulması için feryat eden çok daha fazla sayıdaki yurttaş halk değildir. Öyle diyor, Orman Bölge Müdürlüğümüz; onlar bizim esamimizi okumasa da, bizim çoğul iyelik ekini halen kullanmak istediğimiz Orman İdaresi!
Bunları düşünürken, Salda Gölü vakası düştü gündeme; somut örnek bolluğu var, örnek çoğaltma sıkıntısı yok! Hatta, örnekleri eklemeyi sürdürsek, yazıyı tamamlayamamak mukadder; ben akışa kapılmayıp bitireyim. “Şecaat arz ederken sirkat söylemek” bu olsa gerek. Çevre ve Şehircilik Bakanı, yapılanlara kamuoyu tepkisinin yükselmesi üzerine, “Göl kıyısında yapılanları vatandaşın görmesi için oraya kameralar koyacağız.” açıklaması yapmış. Tecavüz naklen yayını mı demeli, bilemedim?
Bunu, unutmadan bir kenara koyarsak; görünen o ki, fatura müteahhit şirkete kesilmiş durumda. Halk sınıfında olan müteahhit, gerektiğinde devlete zeval gelmemesi için suçu üstlenip cezalandırılacak “halk olmayan’ sınıfına hızla itilivermiş. Ama, değişen bir şey yok esasında: devlet yanlış-kötü şey yapmaz; öyle bir şey yapan varsa, kendini bilmez halktır; bugünden bakarsak, halk olmayandır. Böyle olunca, erk-ek devlet şanından bir şey kaybetmez; yanlıştan geri adım, özür mü, haşa!
“Makbul vatandaş”tan “esamisi okunmayan yurttaş”a uzayan bir süreklilik var; giderek kötüye giden bir süreklilik. Çok antidemokratik görülen eski zamanlarda devlet yurttaşını yok saymıyor ama nasıl olması gerektiğini, hizaya girmenin nasıl olması gerektiğini söylüyordu. Şimdiki devlet, kurumları, bu yazıyı yazan beni ve benzerlerimizi, diğer sürümlerdeki gibi görüyor; halktan saymıyor görünen o ki!
Güngör Erçil – Aydın Bodur

Anlamayana sürüm 2

&(‘)?)”!*?(‘&%$””?=(‘&%$!N%^^(%^!
%&(‘)?)”!*?(‘&%$^”””?=(‘&%$^””$)=”!RHNN’%%^^(%^^^!!_=)(‘&$%)’%^”_=’&%$”! ‘CeHaPe zihniyeti’, tek parti döneminde millete ettiği zulüm’.
Bugünün iktidarının alt kadrolarından bir açıklamayı bunun karşıs..?*)(‘%; &%$^”!!()(‘&%$^^””””””?=)(‘&%$^^”!*^*”*’&%$^”?)(‘’&%%%&&%&$^”!*****&%&%(‘%&)(‘&%$^^’&$$^”)(‘&%$$^$^$’%^^^””’&%$^!*!!”$^&: “bugüne kadar Çıtlık Mahalle Muhtarlığı ve yöre halkından bir itiraz gelmemiştir.”
%&(‘)?)”!*?(‘&%$^”””?=(‘&%$^””$)=”!RHNN’%%^^(%^^^!!_=)(‘&$%)’%^”_=’&%$”!(‘’&%%%&&%&$^”!*****&%&%(‘%&)(‘&%$^^’&$$^”)(‘&%$$^$^$’%^^^””’&%$^!*!!”$^&&%$^”!!()(‘&%$^^””””””?=)(‘&%$^^”!*^*”*’&%$^”?)(‘’&%%%&&%&$^”!*****&%&%(‘%&)(‘&%$^^’&$$^”)(‘&%$$^$^$’%^^^””’&%$^!*!!”$^&(‘&%$$””!*!?=)(‘&%$^”?=)(‘&%?=!***?=)’((((())=)(‘&)))(“”)’&%$$^)(‘()(‘&&.
&%$^”!!()(‘&%$^^””””””?=)(‘&%$^^”!*^*”*’&%$^”?)(‘’&%%%&&%&$^”!*****&%&%(‘%&)(‘&%$^^’&$$^”)(‘&%$$^$^$’%^^^””’&%$^!*!!”$^&(‘&%$$””!*!?=)(‘&%$^”?=)(‘&%?=!***?=)’(((.
010101010101010101010101010010101010101010101010101010010101010101010101010101010010101010101010101010101010010101001010101010101010101010.
&%(‘%&)(‘&%$^^’&$$^”)(‘&%$$^$^$’%^^^””’&%$^!*!!”$^&&%$^”!!()(‘&%$^^””””””?=)(‘&%$^^”!*^*”*’&%$^”?)(‘’&%%%&&%&$^”!*****&%&%(‘%&)(‘&%$^^’&$$^”)(‘&%$$^$^$’%^^^””’&%$^!*!!”$^&(‘&%$$””!*!?=)(‘&%$^”?=)(‘&%?=!***?=)’((((())=)(‘&)))&%%%&&%&$^”!*****&%&%(‘%&)(‘&%$^^’&$$^”)(‘&%$$^$^$’%^^^””’&%$^!*!!”$^&&%$^”!!()(‘&%$^^””””””?=)(‘&%$^^”!*^*”* (“”)’&%$$^)(‘()(‘&Halk sayılmamanın…$^!*!!”$^&(‘&%$$””!*!?=)(‘:
&(‘)?)”!*?(‘&%$^”””?=(‘&%$^””$)=”!RHNN’%%^^::(%^^^!!_=)(‘&$%)’%^”_=’&%$”!(‘’&%%%&&%&$^”!*****&%&%(‘%&)(‘&%$^^’&$$^”)(‘&%$$^$^$’%^^^””’&%$^!*!!”$^&&%$^”!!()(‘&%$^^””””””?=)(‘&%$^^”!*^*”*’&%$^”?)(‘’&%%%&::&%&$^”!*****&%&%(‘%&)(‘&%$^^’&$$^”)(‘&%$$^$^$’%^^^””’&%$^!*!!”$^&;;;(‘&%$$””!*!?=)(‘&%$^”?=)(‘&%?=!***?=)’((((())=)(‘&)))(“”)’&%$$^)(‘()(‘&&.(‘&%$^^’&$$^”)(‘&%$$^$^$’%^^^””’&%$^!*!!”$^&(‘&%$$””!*!?=)(‘&%$^”?=):::(‘&%?=!**’’*?=)’((**((())=)(‘&)))(“”)’&%$$^)(‘()(‘&..&.
%%&&%&$^”!*****&%&%(‘%&)(‘&%$^^’&$$^”)(‘&%$$^$^$’%^^^””’&%$^!*!!”$^&&%$^”!!()(‘&%$^^””””””?=)(‘&%$^^”!*^*”*’&%$^”?)(‘’&%%%&::&%&$^”!*****&%&%(‘%&)(‘&%$^^’&$$^!*!!”$^&;;;(‘&%$$””!*!?=)(‘&%$^”?=)(‘&%?=!***?=)’((((())=)(‘&)))(“”)’&%$$^)(‘()(‘&&.(‘&%$^^’&$$^”)(‘&%$$^$^$’%^^^””’&%$^!*!!”$^&(‘&%$$””!)(‘&$ ?”!*’(‘ halkın kurumu bir DSİ ve ?!”^& mâkul ve hukukî ‘%^$” bir Danıştay var ülkemizde.
Mesela,”!!()(‘&%$^^””””””?=)(‘&%$^^”!*^*”*’&%$^”?)(‘’&%%%&::&%&$^”!*****&%&%(‘%&)(‘&%$^^’&$$^!*!!”$^&;;;(‘&%$$””!*!?=)(‘&%$^”?=)(‘&%?=!***?=)’((((())=)(‘&)))hukuk isteyenler, ‘halk’ olmadığı için söyledikleri bir yere ulaşmıyor; bir karşılık ???????? (%^$^”.
Son birkaç aylık ☹☹! örneğimiz Çıtlık ormanl😊%%%%$$$*” ?)(‘’&%%%&::&%&$^”!*****&%&%(‘%&)(‘&%$^^’&$$^”)(‘&%$$^$^$’%^^^””’&%$^!*!!”$^&;;;(‘&%$$””!*!?=)(‘&%$^”?=)(‘&%?=!***?=)’((((())=)(‘&)))(“”)’&%$$^)(‘()(‘&&.(‘&%$^^’&$$^”)(‘&%$$^$^$’%^^^”%$^!*!!”$^‘&%$$””!*!?=)(‘&%$^”?=):::(‘&%?=!**’’*?=)’((**((())=)(‘&)))(“”%$$^)(‘()(‘.Orman İdaresi!
&%$^!*!!”$^&&%$^”!!()(‘&%$^^””””””?=)(‘&%$^^”!*^*”*’&%$^”?)(‘’&%%%&::&%&$^”!*****&%&%(‘%&)(‘&%$^^’&$$^”)(‘&%$$^$^$’%)(‘^””’&%$^!*!!”$^&;;;(‘&%$$””!*!?=)(‘&%$^”?=)(‘&%?=!***?=)’((((())=)(‘&)))(“”)’&)^%%$$^)(‘()( “^$$%&’()))*^”=) bu yazıyı yazan (‘&’(% ve benzerleri☹&%$”!^&’ ?’!(‘%! görüyor; halk saymıyorUZ%’%$^o ki!
Yok hükmündekiler için başka, ‘düz yazı okuyanlar’ için başka sayfa!
Güngör Erçil – Aydın Bodur

Anlamayana sürüm 1/3:

SÖYLEDİKLERİ SU ÜSTÜNE YAZILANLAR!
Bugünün iktidarının, onun şahsında cisimleştiği kişinin kullanmayı pek sevdiği söylemlerden biri, ‘CeHaPe zihniyeti’, tek parti döneminde millete ettiği zulüm.
Bugünün iktidarının kadrolarından gelen bir açıklamayı da buraya koyalım. Muğla Orman Bölge Müdürlüğü’nün, Ula-Çıtlık’ta orman kesilmesine karşı gelişen geniş çaplı bir tepki karşısında yaptığı açıklama: “Hukuka, Kanun ve Yönetmeliklere aykırı bir çalışma söz konusu değildir. Uygulama Projesinde bulunan 106 ve 107 nolu bölmeler Çıtlık Mahalle Muhtarlığı ve Çıtlık SS. Tarımsal Ormancılık Kooperatifi Başkanlığı bilgilendirilmiş, bugüne kadar Çıtlık Mahalle Muhtarlığı ve yöre halkından bir itiraz gelmemiştir.”
Oysa, birincil düzeyde sorumlu orman idaresi birimi olan Karabörtlen İşletme Şefliği’ne, 100’e yakın “kesimin gerekçesi olan endüstriyel plantasyon kararının kaldırılması, kesimin durdurulması” talepli itiraz dilekçesi verilmiş, otuz bine yakın yurttaş aynı talebin altına imza atmıştır. Buna karşılık, kesim ihalesinin yüklenicisi ve memur edilmiş muhtarın kooperatifinin “orman kesilsin” talebi, sözle iletilmiştir ‘idare’ye.

Anlamayana sürüm 2/3:

Bütün resmiyetiyle ve hukukiliğiyle devlet, bu gayrıresmi isteği ‘halkın talebi’ olarak açıklayıp, tersini talep eden çok daha yüksek sayıdaki yurttaşı ‘halk’ saymıyor, resmi basın açıklamasında.
Bu, Cumhuriyet’in kurulduğu günden beri süreklilik gösteren, ‘makbul vatandaş olmama’dan ‘halk sayılmama’ya bir dönüşüm geçiren, devletin yurttaş algısının değişmeyen ifade biçiminin yeni bir örneği.
Güncel olarak içinde yaşadığımız virüs salgınında sokağa çıkması yasaklanan-kısıtlanan insanların arayıp vefa isteyebileceği üç telefon numarasından ikisinin polis ve jandarma acil güvenlik numaraları olmasının, bir acil sosyal hizmet telefonu bulunmamasının, simgesel olarak halkın nasıl görüldüğünü ortaya koymasını soyut sayalım; bunu bir kenara bırakıp, Halk sayılmamanın başka örneklerini somutlaştıralım:
Mesela, 30-35 yıldır çevredeki ‘halk olmayan’ insan topluluğuna dünyayı dar etmiş, görünmez bir elin sağlıklarını ellerinden aldığı Yatağan’da, termik santralin kapatılmasını talep edenler ‘halk’ değildir. Kapatmanın ortaya çıkaracağı işsizliğin, yoksulluğun kabul edilmediğini açık olarak beyan etse de, hayata, cana kasdetmiş santralin kapatılmasını talep edenler ‘halk’ değildir. Buna karşılık, söylenenin yarısını dinlemeyip, kapatma talebini dillendiren çevreci bozuntularından hesap soran, işsiz kalacak işçilerin halinin nice olacağını soran sendika yöneticisi ‘halk’tır.
Mesela, Yeniköy Termik Santrali’nin ihtiyacının karşılanmasından sonra su verilebilecek olan, geçtiğimiz yaz on güne varan susuz günler geçirmiş olan, bu salgın günlerinde de susuz bırakılan, Milas’ın İkizköy’ünde yaşayanlar ‘halk’ mıdır? Öyle sayılmıyor olmalı ki, İkizköy’ü, yakın köyleri besleyen su kaynağının önce Termik Santral’in ihtiyacını karşılaması gerektiğini söyleyen, halkın kurumu bir DSİ ve bunu mâkul ve hukukî bulan bir Danıştay var ülkemizde.

Anlamayana sürüm 3/3:

Mesela, Yeniköy Termik Santrali’nin ihtiyacının karşılanmasından sonra su verilebilecek olan, geçtiğimiz yaz on güne varan susuz günler geçirmiş olan, bu salgın günlerinde de susuz bırakılan, Milas’ın İkizköy’ünde yaşayanlar ‘halk’ mıdır? Öyle sayılmıyor olmalı ki, İkizköy’ü, yakın köyleri besleyen su kaynağının önce Termik Santral’in ihtiyacını karşılaması gerektiğini söyleyen, halkın kurumu bir DSİ ve bunu mâkul ve hukukî bulan bir Danıştay var ülkemizde.
Mesela, Yatağan’ın Turgut köyünde, özel bir kanunu ve kesilmesi yasak olan zeytinler yıllardır kesiliyorken, zeytinlikler yok ediliyorken, bunun önlenmesi için Validen insaf dileyenler, hukuk isteyenler, ‘halk’ olmadığı için söyledikleri bir yere ulaşmıyor; bir karşılık bulmuyor anlaşılan.
Son birkaç aylık somut örneğimiz Çıtlık ormanlarının kesilmesi. Ormanın kesilmesinin ‘çok halkın yararına’ olduğunu fısıldayan muhtar ve onun kooperatifi halktır ama, bunu bir katliam diye gören, durdurulması için feryat eden çok daha fazla sayıdaki yurttaş halk değildir. Öyle diyor, Orman Bölge Müdürlüğümüz; onlar bizi ‘halk’ saymasa, esamemizi okumasa da, bizim halen çoğul iyelik ekini kullanmak istediğimiz Orman İdaresi!
“Makbul vatandaş”tan “esamesi okunmayan yurttaş”a uzayan bir süreklilik var; giderek kötüye giden bir süreklilik. Çok antidemokratik görülen eski zamanlarda devlet yurttaşını yok saymıyor ama, nasıl olması gerektiğini, hizaya girmenin nasıl olması gerektiğini söylüyordu. Şimdiki devlet, kurumları, bu yazıyı yazan beni ve benzerlerimizi bu ve önceki sürümlerdeki gibi görüyor; halktan saymıyor görünen o ki!”

Anlamayana sürüm 4/3:

 

 

 

Görmek isteyen yok hükmündekiler için dolu, düz yazı okuyanlar için doldurulabilir sayfa!
Güngör Erçil – Aydın Bodur

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir