Dünya Çevre Günü Bildirisi
Bir çevre gününü daha, ortak varlığımız çevreyi, doğayı tüketime, sermayeye dönüştürülecek bir birikim kaynağı olarak gören politikaların yürütüldüğü koşullar altında karşılıyoruz. İçinde bulunduğumuz güncel somut koşullar, toplumsal siyasal hayatımızla çevreye dair politika ve uygulamaların ne kadar içiçe ve birbirini bütünleyen alanlar olduğunu ortaya koyuyor.
Ülkemizin yaşadığı özgürlüklerin, hukukun askıya alındığı otoriter rejim ile doğanın acımasızca tüketildiği, ülkenin çeşitli yerlerinde insanların yaşama, yerleşme, geçinme haklarının hiçe sayıldığı uygulamaların yaygınlığı bu paralelliğin en açık göstergeleridir. Dünya ölçeğinde de iklim krizi, ve gezegenimizin çok yakında yok olmaya doğru gittiği, mevcut gidişattan acilen dönülmesi gerektiğinin daha sık ve daha yüksek sesle dile getirildiği bir dönemde yaşıyoruz.
Bunun, yetersiz ve geri dönüşlerle süren Paris İklim Anlaşması biçiminde resmi politikalara dönüşen bir bakış ve yaklaşıma dönüştüğü herkes tarafından bilinmektedir. Türkiye Paris sözleşmesini halen imzalamayan bir devlet olarak, dünyanın bugün gösterdiği duyarlılığa uygun olmayan resmi politikasını sürdürmektedir.
Bu koşullar altında hepimize düşen görev resmi politikalar düzeyinde kabul görmeyen çevre duyarlılığına sahip çıkmak, bunu, tanık ve muhatap olduğumuz somut durum ve olaylar karşısında uygun tavır ve politikaları geliştirerek ortaya koymaktır.
Muğla Çevre Platformu olarak, bu bağlamda, Dünya Çevre Günü’nün, kutlama yapılacak bir gün olmaktan oldukça uzak olduğunun bilincindeyiz. İnsan ve doğanın bütünlüğü bakışıyla bu günü, yüzyüze olduğumuz ekolojik tahribatlarla mücadele günü olarak kabul ediyoruz. Dünya Çevre Günü’nde kamuoyunun dikkatini termik santrallerin yarattığı çok boyutlu yıkım, kıyılarımızın talan edilmesi, doğal sit alanlarımızın koruma yaklaşımı ile uyuşmayan yeniden belirlenmesi gibi somut sorunlarımıza çekmek istiyoruz.
MUĞLA ÇEVRE PLATFORMU 5.6.2019